Prof. Dr. İsmail Tunalı
1967 yılında prof.dr. Süleyman Velioğlu’nun düşünsel kılavuzluğunda Tangül Akakıncı, Tamer Akakıncı, Jülide Atılmaz, Belma Artut, Nafi Çil gibi sanatçılar ‘’ Akatünvel ‘’ adı altında biraraya gelip bir sanat topluluğu oluşturdular. Nafi Çil ve arkadaşları, Türk Sanat Tarihinde kırk beş yıl aynı teorik sanatsal prensiplere sadakat içinde aynı sanat istencini titizlikle sürdürürken bir ilki gerçekleştirmiş oluyorlar. Çünkü ülkemizde bugüne kadar hiçbir sanat grubu bu kadar uzun varlığını sürdürememiştir. Bu bakımdan ‘’Akatünvel ‘’ Sanatçılarını ve Nafi Çil’ i kutlamak gerekir.Bu akıma Güven Zeyrek 1984 yılında katılmıştır.
Akatünvel ‘’ Bir Sanat Ekolu ‘’ dür. Ama moda konseptlere dayalı, gündelik, geçici ve ucuz değerlerle çalışan bir hareket değil, tersine sanatın felsefesi anlamında bir varlık yorumu olduğuna inanan ve bunu yapıtlarıyla, sergileriyle kırbeş yıl boyunca ortaya koyan çok ciddi bir sanat hareketidir.
Şimdi sorabiliriz, kırkbeş yıl içinde ‘’Akatünvel ‘’ grubunun dayandığı felsefi ve sanatsal düşünceler nelerdir? Grubun teorik sistematiğinin üç alandan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bunlar sırası ile; Psikiyatri, Teorik düşünce ve Sanattır. Nafi Çil ve arkadaşları ortak bir paydada buluşurlar ve bütünleşirler. Bu ortak payda insandır ve insan varlığıdır. Nafi Çil’in ve arkadaşlarının düşünsel paradikması çağdaş insan varlığı kavramının yer aldığı ‘’ Sanat Ontolojisi ‘’ temelinde yeni bir resim anlayışıdır.
İnsan varlığı heterojen varlık kategorilerinden oluşur. Bundan ötürü canlı varlığın temel isteği olan yaşamı ve yaşamını sürdürme isteği heterojen nitelikli varlık kategorilerinin uyumlu bütünleşmesine bağlıdır. Temel isteği ve yönelimi yaşamını sürdürmek olmasına karşın insan real alanda bunu gerçekleştiremez. Bu onun dramı ve ikilemidir. Ama canlı varlıklar içinde yanlızca insan varlığıdır ki bu yazgıya direnir, real alandaki yenilgiye teslim olmaz. Yaratma edimi yoluyla ‘’Ölüm’’e ve ‘’ Yokluk ‘’ a karşı durur.
Çünkü; Varlık olarak insan: Evrim süreci içindeki biyolojik organizmanın üstüne ‘’ Özbilinç Potansiyeli’’ ile ‘’ Yaratma Potansiyeli ‘’ nin temellendiği yerde ve zamanda yeryüzünde görünüşe çıkan bir varoluştur.
Böyle belirlenmiş bir varoluşta bütünselliğinin tehdit edildiği ya da bozulduğu durumlarda Fizyolojik ve Psikolojik savunmaların yanı sıra tinsel savunmaların da etkinliği ile özbilinç ve yaratma potansiyelleri harekete geçirilir; böylece yaratma etkinliği gerçekleşir. Bu etkinlikte, inorganik varlıktan tinsel varlığa kadar mikrokozmiz sferden makrokozmik sfere kadar tüm varlık alanları bir amaç uğruna işbirliği içindedir.
Bir parantez açarsam; Nafi Çil’in ayrıcalığından söz etmeliyim. Çünkü o bir Mimardır. Ve Felsefenin ışığında bir Mimar olarak da inorganik varlığın tinsel varlığa yükselmesini en iyi gerçekleştiren bir etkinliğin içindedir. Nafi Çil resim sanatının olanaklarını mimaride Mimarinin olanaklarını resim sanatın da uygulayarak her iki alanda ölümsüz eserler vermenin özgünlüğünü yaşar. Bu niteliği ile resimleri soyut sanatın varlık alanı içinde başyapıtlar vermeye dönüşür. Nafi Çil çalışma ortamında düşünsel alanda aynı teorik sanatsal prensipler içinde mimarların ve sanatçıların yetişmesine ve gelişmesine de katkı sağlamıştır. Ve bu sanatın felsefesini anlatan kitaplar yazmıştır.
Parantezi kapatırsam ve felsefimize dönersek;
Çağdaş insan bütünselleşme olanağını irreal-ideal alanda yaratma edimi ile gerçekleştirendir. Çağdaşlık ise ‘’ Şimdi ve Burada ‘’ ki evrensel ‘’ Oluş ‘’ a bütünlüğünü kurmak ereğiyle katılma bilincidir. Bütün bu kuramlar ve felsefi görüşler içinde Nafi Çil’in ve arkadaşlarının ana kaygısı özgün bir plastik dil oluşturmaktır. Topluluk ve Nafi Çil için estetik anlayışa denk bir plastik dil sadece kendi koşulları içinde gerçekleştirilebilir. Bu da eserin yaratma sürecine gereksinimi olduğunu gösterir. Seyirci ise bu plastik dilin altındaki örtülü dünyayı sezinleyebilmelidir. Bu sezinlediği dünya ise açıklamaya çalıştığımız ‘’ Çağdaş İnsan Varlığı ‘’ nın evren içindeki serüvenidir. Plastik dilin görünüşe çıkan ve ölümsüzlüğü simgeleyen boyutu ise dört kategoriden oluşur. Bunlar; ‘’Arkaik – Soyut Biçim’’, ‘’Taş Dokusu’’, ‘’Nötr Renk’’ ve ‘’Dinginlik – Sadelik’’ olarak sıralanabilir. Bu kategorileri ve sanat felsefesini anlatan kitaplar mevcuttur.
Nafi Çil’in 45 yıllık sanat serüveninin başyapıtlarını burada Atmosphere Art Gallery de sergilemekten ayrı bir onur ve gurur duymaktayız.
** Ayrıca bugüne kadar topluluğa katılan ve topluluktan ayrılan sanatçılar olmuştur.
SANAT FELSEFESİNİ ANLATAN KİTAPLAR
1 – Tunalı ,İ : Sanat ontolojisi temelinde yeni bir resim anlayışı İstanbul,1983
2 – Günyaz ,A : Üç Ressam : Süleyman,V. , Tangül,A. , Tamer,A. İstanbul,1980
3 – Velioğlu ,S. : Yaratma Edimi , İstanbul,2000
4 - Çil ,N.&Birman,H. : Budünyada Aşk da Var,İzmir 2006
5 - Çil ,N. : Mimar Olmak , İzmir, 2007
6 - Çil ,N. : Mimarlık ve Resim Sanatında Yaratıcı Süreç, İstanbul,2011